11 Haziran 2014 Çarşamba

DENİZ KIYISINDA...



Deniz kenarında bir kentte yaşamanın en güzel yanı, yorulduğunuzda o sonsuz gibi görünen maviliğin yanına koşmak, belki bir ada çayının belki de acı bir kahvenin ya da yeni demlenmiş mis kokulu bir çayın vazgeçilmezliği eşliğinde kalbinizin yükünü boşaltmaktır her rüzgarla kabaran beyaz köpükten bohçaların içine.

Sizi sarıp sarmalamasına izin vermektir, dalganın içinden gözlerinize değen güneş ışığının. Ve denizin üzerinden esen rüzgarın ferahlatıcı nefesiyle kirlerinizden arınmış, yüklerinizden kurtulmuş olarak dönme fırsatı vermesidir kıyı şehirlerinin güzelliği. 

Bunu fark edenler bir daha dönmezler bozkıra ve her daim denize yakın olmak isterler, mavinin sevdasıyla. Ama  bazen de hayatınızı kurmak istediğiniz yeri seçemezsiniz ve gezersiniz kaderinizin sizi taşıdığı bilinmezler boyunca. 

Soluklandığınız her yerde onu ararsınız, o tuzlu kokuyu çekmek istersiniz, onun rüzgarında nefeslenmek, gözünüzü onun serin sularına bırakıp dalıp gitmek istersiniz anılara. 

Bir sevdadan farksızdır denize olan özlem. Bu ateş düşmüşse içinize, bir kere göz göze geldiyseniz o mavilikle ve o şehirden ayrılmak düşmüşse bahtınıza, denizsiz şehirde yaşamak karşılıksız kalmış bir sevda gibi acıtır canınızı.

Yüzünüze değen kuru rüzgar, cildinize verdiği hasardan daha fazlasını verir ruhunuza, içten içe suya hasret yaşadıkça kurur kalbiniz de sizinle birlikte bozkırın sarılığında. 

Dolayısıyla denizin kattığı enerjiyle rahatlamış insanlar yaşarken bir aşkın kenarında, bozkır renksiz, tatsız insanları barındırır bağrında. Kurudur içleri, sönüktür bakışları, nefeslendirmez solukları. Ama böyle sığ yüreklerin biriktiği şehirlerde çok nadiren de olsa gönlü engin bir deniz, kelimeleri nefes, susması güneş olan insanlar da yaşar. 

Onlar durdukları yere denizin coşkusunu verir, kıyısına gelenleri ferahlatmadan bırakmaz. Tıpkı bir deniz gibi dinler sizi sabırla, kötü elektriğinizi alır, sizi umutla dolu gözleriyle ağırlar. Sadece dik duruşuyla bile çok şey anlatır. 

Canını vermekten çekinmeyeceği doğrularına bağlılığıyla nasıl olunması gerektiğini hatırlatır. Tıpkı bir denizin kıyısından ayrılırkenki kadar zor ayrılırsınız yanından. Ama nefeslendiğiniz o kısacık zaman bile yeter ruhunuzu diriltmeye, yola devam edecek gücü tekrar bulursunuz kendinizde.

Ayrılırken yanından ya kirlettiysem gönül kırgınlıklarımla, ya yorduysam anlattıklarımla diye üzülürsünüz lakin onun engin bir deniz olduğunu hatırlayarak ferahlarsınız bir anda. 

Kelimelerinizi deniz kabuklarına sarıp derinlerde saklayacağını, hak etmeyen kimseyle paylaşmayacağını, belki de bir gün kıymetli incilere dönüştüğünde kelimeleriniz, kabuğunu açıp zarif bir şekilde yine size sunacağını bilirsiniz deniz misali güzel insanların. 

Çorak bir Anadolu şehrinde böylesi bir insana rastlamanın nasıl bir şans olduğunu ancak denizi bilenler bilir. Ama işte tıpkı denizin kenarında yaşamak nasıl nasip olmazsa herkese, böylesi insanlara ulaşmak da çok mümkün değildir. Kalabalıktır deniz kıyıları her zaman. Bazen efkarını dağıtmaya gelen bir serkeşe açar bağrını, bazen balık tutmak isteyen menfaatçilere, kimi zaman  boş boş çiğdemini çitleyerek neşesine neşe katmak isteyen avarelere. Hele de güneş varsa gökyüzünde denizi bir başına bulamazsınız, kıyısındaki kalabalık bırakmaz onu biran olsun kendine. 

Ama ne zaman yağmur yağar, şimşekler çakar ve gök de ağlar denizin üzerine işte o zaman bir başına kalır deniz, durduğu yerde duramaz, dalgalarını salar kıyı şeridine. Öfkesinden korkar herkes, kaçar gider etrafından. Böylece biraz dağıtır kederini, kumsalına bırakır içindekileri  ve sakinler onun sıcak nefesiyle. Ama her şeye rağmen başını kaldırmaz bağrına damlalarını salan göğe. Hele de bulutlar perdesini açıp güneşle gülümseyince dirilir yeniden yeni bir güne.

Deniz gibi insanlar ne kadar az bu şehirde. Ama dünya gözüyle denizi görmemiş insanlar varken yeryüzünde, deniz gibi bir insanın kıyısında az bir zaman da olsa nefeslenmek ne güzel bir hediye. 

Yine yeniden mavinin yürek ferahlatacağı, martıdan kelimelerinin özgürlük sunacağı bir deniz gününde o güzel atmosferi yaşamak dileği gönlümde, Akif İnan’ın “Zaman” adlı şiirinden bir bölümle son verelim söze:

Susarak anlattın bütün gizliyi 

Sakladım duygumu ben konuşarak 

İçimde bir düzen kaynaşmaktadır 

Büyük ve çekingen bakışlarından 
En iyi anlatış artık susmaktır 
Anladım bunu ben seni bilince 
Gel denize yaslan yalnız denize 
Sırrını denizler taşır insanın 
Zaman bir hızdır ve yıldızdır akan 
Esneyen günler ve gece üstünden 
Bir uyku bölmezse anılarımı 
Korkarım çıldırtır bu hayal beni 
Gözlerin ne kadar İstanbul öyle “

HANDAN KILIÇ

             

      

5 yorum:

  1. Çok güzel bir yazı olmuş, ellerine sağlık :) Denize olan o özlemi, hasreti iyi bilirim. Konya'da yaptığım askerliğim boyunca her gece nefesimi içime çeker, deniz kokusu almaya çalışırdım. Döndüğümde de uzuuuun uzun seyretmiştim o eşsiz maviliği. O günlere götürdü yazın beni. Yeniden ellerine sağlık.

    YanıtlaSil
  2. ihsan öncelikle yorum yazma zahmetin için teşeküür ederim senin tarafından hala takip ediliyor olmak benim için şeref bunu bilmeni isterim değerli yazarım:) denize gelince Allah'ın sevgili kuluymuşsun izmirdesin ya ben ne yapayım 5 yıl konya 13 yıl ankara bozkırında duran bir deniz aşığı olarak:( neyse ki az rastlansa da ruhu deniz olan dostlar var da onlarla nefesleniyoz arada izmire selam:)

    YanıtlaSil
  3. Zahmet ne demek arkadaşım, keyifti. Keşke daha çok vaktim olsa bir şeyler okumaya ama şu meretin başına oturduğum gibi işe başlıyorum (çeviriler, düzeltiler, yazılar, hepsi word üzerinde) sonra da ekranda bir şey okumak istemiyorum artık. Keşke daha çok takip edip yorum yazabilsem. En yakın zamanda bir deniz kıyısı tatili diliyorum sana :) Selamlar...

    YanıtlaSil
  4. Yok yok bloglara emek vermek hele de yorum yazmak buna da yğreğini katmak herkesin işi değildir

    YanıtlaSil
  5. Merhaba kadıkızı.. Bu güzel yazı, yıllar önce terörün tüm acımasızlığıyla hüküm sürmekte olduğu bir güneydoğu ilçesinde görev yaptığım yıllarda, denize olan hasretimi hatırlattı bana.. izninizle o zor yıllarda sık sık benimle olan, üstadın o şiirini buraya aktarmak istedim.. Saygılarımla sn yazar...

    ...................................
    Gemiler geçer rüyalarımda,
    Allı pullu gemiler, damların üzerinden;
    Ben zavallı,
    Ben yıllardır denize hasret,
    Bakar ağlarım.

    Hatırlarım ilk görüşümü dünyayı,
    Bir midye kabuğunun aralığından:
    Suların yeşili, göklerin mavisi,
    Lapinaların en harelisi...
    Hala tuzlu akar kanım
    İstiridyenin kestiği yerden.

    Neydi o deli gibi gidişimiz,
    Bembeyaz köpüklerle, açıklara!
    Köpükler ki fena kalpli değil,
    Köpükler ki dudaklara benzer;
    Köpükler ki insanlarla
    Zinaları ayıp değil.

    Gemiler geçer rüyalarımda,
    Allı pullu gemiler, damların üzerinden;
    Ben zavallı,
    Ben yıllardır denize hasret.

    Orhan Veli KANIK.

    YanıtlaSil