"Beni bu güzel
havalar mahvetti" dediği gibi şairin, beni de bu gri havalar düşürdü bir kuyunun
içine.
Mevsimsel bir geçiş midir yaşadığım yoksa kişisel bir devinim mi yoksa
düpedüz depresyon mu bilmiyorum ama halim bir kuyunun içine hapsedilmiş ve
çıkmak için hiçbir çaresi olmayan bir canlı kadar acıklı. Sesimi duyan, bir el
veren, hadi diyenim yok. İçim çığlık çığlık ama sesim en yakınlarımın bile duyamayacağı cılızlıkta
çıkıyor.
Dün haberlerde su
içmek için yaklaştığı kuyuya düşen bir merkebi gösterdiler. Bu mevsimde
girilmeyen bir bahçede kim bilir kaç gündür aç susuz bekleyen merkep yaramazlık
peşindeki bir grup çocuğun dikkatini celbetmiş de bahçe sahibine gidip
söylemişler, onlar da itfaiyeyi çağırıp hayvancağızı tek parça kurtarmışlar.
Önüne suyu koymuşlar, zavallım nasıl kana kana içiyordu.
Yumurtaya can veren,
bir küçük merkebi kuyulardan çıkarmaya çocukları vesile eden Allah’ım beni de elbet çıkaracaktır kuyudan diye umut
belirdi içimde…
Ama işte nasıl hızla
giden bir uçak öylece duruyor gibi gelir ya içindeki yolcuya biz de beklemek denen
esaretin içinde geçiriyoruz ömrümüzü. Bu konuda TATAR ÇÖLÜ diye bir roman okumuştum.
Kitabı anlatıp ne sizin okuma heyecanınız ne de yazarın okunma arzusunun önüne
geçmek istemiyorum. Ancak kesinlikle
herkese tavsiye ederim, bir hayat, bir bekleyiş romanı…
Laf lafı açıyor
dedikleri bu olsa gerek zihnim o kadar dolu ki bir türlü söylemek istediklerime
odaklanamıyorum.
Bir arkadaşıma
kendimi çok yorgun, umutsuz, çaresiz hissediyorum dedim. Günümüz Türkçe’siyle
depresyonun dibi hali.(Nasıl bir dejenerasyonsa bu jenarasyonun dili bana da
sirayet etti :)Ne de olsa yapmak zor, yıkmak kolay)
Can dostum da, her
zaman ki rahatlığıyla, akışına bırak dedi:)
Akmıyor ki dedim…
Akar akar dedi ( Billur
tuz değil ki hayat akar akar deyince aksın:) - Tamam kötü bir espiri buradan varın düşünün halimi:(-
Bazen kavanozda kıvamı çok koyu bir marmelatı kendiliğinden
bir kaba boşaltamazsın ama kavanozu ters çevirip biraz unuttuğunda öyle
olmadığını görürsün ya işte öyledir hayat… Bekleme hiçbir şeyi ne gelirse
gelecek. Beklentiye girme sen oyuncusun senaryo senin değil, diziden her an
kovulabilirsin, dizi bitebilir vesaire, benim gibi bir arkadaşın var hala mutlu
değilsin pesssss:) dedi tüm
mütevazılığıyla… Bunu söyleyen çok geniş bir insan olsa umursamam, çünkü kumaşımız
farklı derim, geniş biri değilim olamam. Ama işte arkadaşım hayatı tesbih
yapmış sallıyor moduna gelmiş, benim gittiğim yollardan dönen biri olduğundan
umursuyorum her lafını…
Ve bir süre unutmak üzere kavanozu ters çeviriyorum:)
İzninizle dosyalarıma dönüyorum:)
HANDAN KILIÇ
HANDAN KILIÇ
bu kadar guzel de yazilmaz ki... bir solukta okudum... hayat iste... ne demis sair... cok vaktimiz varmis gibi beklemeyi ogretiyor bize zaman... vesselam
YanıtlaSilUnutmak iyi bir basagrisi ilaci..
YanıtlaSilsağol mai seni daha çok görmek istiyorum buralarda:)
YanıtlaSilhiç böyle düşünmemiştim sabir bey:) genelde başım değil yüreğim ağırır:)
YanıtlaSil