“Herşey sahte bir çizgiymiş
Bense orda kalakaldım
Ah yaza yaza ben soldum”
işte burada takıldım, ilk kez bu şarkıyı dinlediğimde.
Herşey sahte bir çizgiymiş… İçinde olduğunu sandığın bir çember var
etrafında ve birden bunun sahteliği ile yüzleşiyor, yalnızlığını fark
ediyorsun, aldanmışlığını.
O ses duyuluyor, içindeki o kristal, hani ışığa her tutuşunda, her
kesiğinde, seni hapseden başka bir resmin olduğu o kristal tuz buz oluyor önce.
Her parçası ayrı bir yara açıyor gönlünde.
Her yaradan ayrı ayrı akıyor kanın, umutlarınla beraber.
Kan kaybın arttıkça,
“Yandım sende yanasın
Aşkım aşklarından bulasın
Yüreğinin götürdüğü yerlerde
Son deminde kaynayasın
Ah kandım bir hayırsıza aldandım
Yüreğinin götürdüğü yerlerde
Tek başına ağlayasın” diye feryat ediyorsun.
Ne kadar da çok seviyorsun.
İşte burada da net değil kafam, sen onu mu seviyorsun, kendini mi?
Seni senin kadar sevmediği için mi ah ediyorsun, aşkınız sandığın
yanılsamayı fark ettirdiği için mi kızıyorsun, seni mutsuz ettiği için mi?
Peki, ”Bir tek dileğim var, mutlu ol yeter” diyen kendinden geçip sevdiğinin
mutluluğunu mu istiyor yoksa bu da maskelenmiş bir yüreğin kendini avutma
cümlesi mi?
“O gözlerime baktığında
Hiç gördün mü nefretimi
Seni seviyorken düşman ettin
Kendine yandın aldandın (kendine kanan da benliğinin kurbanı değil mi? o da
kendini seviyor öyleyse ,aşk nerde peki?)
Beni de yaktın
Ah, sende yanasın
Aşkım, aşklarından bulasın
Yüreğinin götürdüğü yerlerde
Tek başına ağlayasın
Ah kandım bir hayırsıza aldandım
Yüreğinin götürdüğü yerlerde
Son deminde kaynayasın”
Bu sözler daha bir samimi, insani değil mi, gerçek iç dökü bu mudur?
Yoksa burada insan kendini mi yüceltmektedir, benim gibi birini mutlu
etmedin, sen de olma demek insanın hakkı mıdır?
Her şeye rağmen onun mutluluğunu istemek erdem midir? Yoksa bir tefessüh
hali mi?
Sahi, sevdiğinize başkasıyla da olsa mutlu ol diyebileniniz var mı?
Lütfen ama, dürüst olun, bir başkasıyla olan resmini getirin gözünüzün önüne.
Evet, cevapları görelim lütfen, bir tek dileğim var mutlu ol yeter mi
diyorsunuz,
yoksa Yusuf güney mi haklı şarkısında “Yüreğinin götürdüğü yerlerde
Son deminde kaynayasın” mı diyor yüreğiniz, ya diliniz yüreğinden geçenleri
dökecek kadar samimi sizinle?
Yoksa köşe kapmaca mı oynuyor gerçeklerle?
“Ya benimsin, ya toprağın “cılar da var tabi alemde.
“Hep dost kalalım” diyen hayalperestler de.
Sahi hangi gruptansınız siz, hangisi erdem hangisi yanılgı?
Peki bu nasıl bir yanılgı ki, bunca insan bunca zamandır yeryüzünde bu
yanılsamanın yangınıyla yitip gitmekte, kimi toprağa düşmekte, kimi hapishanelere, kimi
bilmem hangi hastanenin soğuk ve kimsesiz koridorlarına.
Belki bir o kadarı da, yarım yamalak kalmış ruhuna geçirdiği maskelerle,
yüreğindeki çivileri yenileriyle sökme telaşında, aldanmışlıkta, aramızda dolaşmakta.
Bir sanal "çağ yangını” değil mi hepimizi saran,
Belki de fark etmemiz gereken tek şey “oyun ve eğlenceden” ibaret olan bu hayatımızın koskocaman bir yanılsama olduğudur...Tıpkı aşk gibi...
HANDAN KILIC
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder