29 Kasım 2013 Cuma

KAVANOZ DİPLİ DÜNYA:)





"Beni bu güzel havalar mahvetti" dediği gibi şairin, beni de bu gri havalar düşürdü bir kuyunun içine. 

Mevsimsel bir geçiş midir yaşadığım yoksa kişisel bir devinim mi yoksa düpedüz depresyon mu bilmiyorum ama halim bir kuyunun içine hapsedilmiş ve çıkmak için hiçbir çaresi olmayan bir canlı kadar acıklı. Sesimi duyan, bir el veren, hadi diyenim yok. İçim çığlık çığlık ama sesim en  yakınlarımın bile duyamayacağı cılızlıkta çıkıyor.

Dün haberlerde su içmek için yaklaştığı kuyuya düşen bir merkebi gösterdiler. Bu mevsimde girilmeyen bir bahçede kim bilir kaç gündür aç susuz bekleyen merkep yaramazlık peşindeki bir grup çocuğun dikkatini celbetmiş de bahçe sahibine gidip söylemişler, onlar da itfaiyeyi çağırıp hayvancağızı tek parça kurtarmışlar. Önüne suyu koymuşlar, zavallım nasıl kana kana içiyordu.

Yumurtaya can veren, bir küçük merkebi kuyulardan çıkarmaya çocukları vesile eden Allah’ım  beni de elbet çıkaracaktır kuyudan diye umut belirdi içimde…  

Ama işte nasıl hızla giden bir uçak öylece duruyor gibi gelir ya içindeki yolcuya biz de beklemek denen esaretin içinde geçiriyoruz ömrümüzü. Bu konuda TATAR ÇÖLÜ diye bir roman okumuştum. Kitabı anlatıp ne sizin okuma heyecanınız ne de yazarın okunma arzusunun önüne geçmek istemiyorum. Ancak kesinlikle herkese tavsiye ederim, bir hayat, bir bekleyiş romanı…    

Laf lafı açıyor dedikleri bu olsa gerek zihnim o kadar dolu ki bir türlü söylemek istediklerime odaklanamıyorum.

Bir arkadaşıma kendimi çok yorgun, umutsuz, çaresiz hissediyorum dedim. Günümüz Türkçe’siyle depresyonun dibi hali.(Nasıl bir dejenerasyonsa bu jenarasyonun dili bana da sirayet etti :)Ne de olsa yapmak zor, yıkmak kolay)  
Can dostum da, her zaman ki rahatlığıyla, akışına bırak dedi:)
Akmıyor ki dedim…
Akar akar dedi ( Billur tuz değil ki hayat akar akar deyince aksın:) - Tamam kötü bir espiri buradan varın düşünün halimi:(-

Bazen kavanozda kıvamı çok koyu bir marmelatı kendiliğinden bir kaba boşaltamazsın ama kavanozu ters çevirip biraz unuttuğunda öyle olmadığını görürsün ya işte öyledir hayat… Bekleme hiçbir şeyi ne gelirse gelecek. Beklentiye girme sen oyuncusun senaryo senin değil, diziden her an kovulabilirsin, dizi bitebilir vesaire, benim gibi bir arkadaşın var hala mutlu değilsin pesssss:) dedi tüm mütevazılığıyla… Bunu söyleyen çok geniş bir insan olsa umursamam, çünkü kumaşımız farklı derim, geniş biri değilim olamam. Ama işte arkadaşım hayatı tesbih yapmış sallıyor moduna gelmiş, benim gittiğim yollardan dönen biri olduğundan umursuyorum her lafını…

Ve bir süre unutmak üzere kavanozu ters çeviriyorum:) 
İzninizle dosyalarıma dönüyorum:)    

 HANDAN KILIÇ  

4 yorum:

  1. bu kadar guzel de yazilmaz ki... bir solukta okudum... hayat iste... ne demis sair... cok vaktimiz varmis gibi beklemeyi ogretiyor bize zaman... vesselam

    YanıtlaSil
  2. Unutmak iyi bir basagrisi ilaci..

    YanıtlaSil
  3. sağol mai seni daha çok görmek istiyorum buralarda:)

    YanıtlaSil
  4. hiç böyle düşünmemiştim sabir bey:) genelde başım değil yüreğim ağırır:)

    YanıtlaSil