13 Eylül 2013 Cuma

GİDECEK YERİMİZ Mİ VAR BU DÜNYADAN BAŞKA!



Zaman hızla akıyor, bizi de önüne katıp getirdiği yerde hergün yeni bir imtihanla sınıyor. Önceki gün altına girdiğimiz ağır yükün farkındalığı ile ilk resmi sunumumu yaptım. Adrenalin tavan yaptığından olsa gerek öncesinde uyku tutmadı ardından da öyle bir ağırlık çöktü ki üzerime sanki bir buldozerin altında kalmıştım. Oysa topu topu yarım saat süren ve her hafta tekrarlanacak bir süreçti bu. Ama yine de herşeyin ilki bir heyecan barındırıyor bünyesinde. Ve belki de insan hergün yaşadığı böylesi önemli ilklerin ve sonların verdiği heyecanla hayata bağlanıyordur. 

Bir şeyler başlarken bir şeyler de bitişe gider ya dün mesleğimin yeni versiyonundaki ilk günümde bir kayıp da yaşadım. Bir haftadır ağrı yapan ve kabir azabı diye nitelendirilen bir acıyla beni dünyadan soğutan yirmilik dişim çekildi. Dişçilere sık yolu düşen biri olsam da ilk kez bir dişimi kaybetmenin hüznünü yaşadım. Bununla beraber müthiş bir rahatlama da oldu. Bu durum beni bir sürü çağrışımın ortasına attı. Bazen sahip olduklarımız bir yük haline gelip bizim hayat konforumuzu, kafa sağlığımızı ve belki de en çok korumamız gereken kalbimizi bozuyor olabilir. O vakit o yüklerden kurtulmayı bilmek gerekir.Ama bu benim diye inat edersek kurtulmadığımız o şeylerin altında kalabiliriz. Ve belki de sonunda kendimizi kaybeder, yaşam enerjimizi yitiririz.

Her seçiş bir kaybediştir diye bir laf vardır ya kimi zaman sahip olduklarımızdan kurtulmak da ferahlatabilir hayatımızı. Nefeslenecek yeni bir pencere açabilir. Ve bazen insan bir küçük pencereden süzülen ışıkla tükenen umudunu şarj edebilir. Öyleyse yaşadığımız yeniliklerin mevcut konforumuzu bozan heyecanlarını da kayıplarımızın hayatımızda oluşturduğu boşlukla beraber nefeslenecek bir alan açıyor oluşunu da gözardı etmeyelim. İzin verelim de yeni sebepler olsun hayatımızda ve bunlarla tutunalım yaşama, ta ki vakit dolana kadar.

Elveda yirmilik dişim, hoşgeldin heyecan dolu çarşambalarım:)) 

HANDAN KILIÇ  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder